Gustave Flaubert, 12 Aralık 1821 Rouen doğumlu Fransız roman yazarı, eleştirmenlere göre modern romanın kurucusu. En bilindik romanı, realist akımın öncüsü olması nedeniyle ülkesinde tartışmalara yer edinen, sert eleştirilere maruz kalan ve bovarizm akımı ile psikolojiye konu olan Madame Bovary‘dir.
Falubert, Madam Bovary adlı kitabında genç bir kadının kendisini bulunduğu yaşantıdan daha yüksekte hayaller kurması, kendi hayatının montonluğundan sıkılması ve kendisini soyluların arasında görmek istemesini anlatan bir iç çatışma kaleme almıştır. Sayfalarından betimleme taşan romanın olay örgüsüyle paralel olarak ortaya çıkan bir edebi terimden çok psikoloji alanında yer alan bovarizm akımı kısaca; insanın, kendisini aşırı derecede üst tabakada görecek seviyeye getiren psikolojik rahatsızlık olarak tanımlanmaktadır.
Türk edebiyatında ise Mehmet Rauf’un “Genç Kız Kalbi” romanındaki Pervin ve Halit Ziya Uşaklıgil’in “Aşk-ı Memnu” romanındaki Bihter bovarizm akımına örnek verebileceğimiz karakterlerdir.
Bovarizm hakkında
Eskiden yalnızca romanlarda karşımıza çıkan bu alegori, günümüzde bir çok insanı pençesine kıstırmış ve yaşam tarzlarını etkilemiştir. Bovarist insanlar kendi sıradan hayatlarından sıkılıp, yaşama biçimlerini değiştirmek, olmak istedikleri hayata geçiş yapma peşindeler. Tatminsizliğin ve memnuniyetsizliğin takip ettiği bu derin istek, insanların içerisinde bulundukları hayatın eşsiz olduğunu farkına varmalarına engel olmaktadır. Bu karakteristik sanrıya sahip insanlar kendilerini yükseklerde hayal etmelerinden dolayı bu insanların, büyüklük hezeyanı ile aynı kulvarda olduğunu düşünüyorum. Farklılıkların olmasına rağmen insanın sahip olmadığı özellikleri kendisine yakıştırması ile şuanda yaşadığı hayattan bezip daha iyi bir yaşantı isteyen bir insandan daha benzer bir şey olamaz.
Jules de Gautier‘in denemelerine konu olan bovarizm, Gautier’e göre içsel telkinliğin eksikliği ve dış telkinlere boyun eğmesidir. Gauiter’in Modern Çağda Bovarysm, Tarih Ve Edebiyat Patoloji Yorumlanması adlı metninde psikanaliz ile bovarizm arasındaki imkansız karşılaşmayı dile getiren filozof, Emma Bovary ve diğer kurgusal kadınların karşılaştırılması ve borazim akımının tam olarak yorumlanması adına Alphonse de Lamartine tarafından yazılmış Graziella ve Honoré de Balzac tarafından yazılmış Le Curé de village önermektedir.
Aslında bakılırsa Flaubert’in “Madam Bovary c’est moi” sözünü söylemesi bir nevi bovarizm diye bir şeyin olduğunu da kanıtlamaktadır.